Ege Suni Deri, Ar-Ge’ye odaklandı

İZMİR - Üretim kapasitesini bu yılın ikinci yarısında geçen yıla göre yüzde 25 artıran Ege Suni Deri, 2013’te Ar-Ge’ye odaklandı. Ege Suni Deri Kalite Güvence Sorumlusu Sevda Manav, 2013 yılının ilk altı ayında beklenen satış miktarını yakalayamasalar da ikinci yarı yılda üretim kapasitelerini yüzde 25 oranında artırmayı başardıklarını söyledi. 2013 yılını yeni yatırımlar yaparak geçirdiklerini vurgulayan Manav, “Müşterilerimizin istekleri ve beklentileri doğrultusunda piyasaya yeni ürünler sunabilmek için Ar-Ge yatırımlarına ve çalışmalarına çok önem verdik” dedi.

Ege Suni Deri’nin, 2010 yılında sahip olduğu modern makine parkı ile suni deri üretimine Ege Bölgesi’nde başladığını hatırlatan Manav, “Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı pazarlarda bulunduğu her sektörde öncü olmayı hedefleyen firmamızın yıllık kapasitesi ortalama 14 milyon metrekare. Ege Suni Deri, üretimini kalite odaklı gerçekleştirmeyi başararak ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi’ni tüm gereklikleriyle uyguluyor” diye konuştu. Firmanın insan sağlığına maksimum değer verdiğine, çevreye karşı duyarlı olduklarına dikkat çeken Manav, “Ürünlerimizde kanserojen hammadde ve boyalar kullanmıyoruz” ifadesini kullandı.

Sektörde yaşadıkları sorunları da anlatan Manav, satışları tehdit eden en büyük unsurlardan birinin Uzakdoğu pazarı olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Devletin bu konuda gerek kota konulması gerekse vergilerin yükseltilmesi gibi sıkı tedbirler alması gerekiyor. Bunun dışında yüksek teknoloji ürünü adı altında ülkeye giren suni deri nihai ürünler pazarımızı etkiliyor. Özellikle Gümrük Vergisi dışında tutulan ileri teknoloji ihtiva eden profesyonel sporcu ayakkabısı adı altında ithalatı olan 38 milyon çift ayakkabı, sektörü ciddi sıkıntıya soktu.”

Avrupa ile kıyaslandığında suni deri sektörünün Türkiye’de daha başarılı olduğunu söyleyen Sevda Manav, bunun da Avrupa’daki maliyetlerin daha yüksek olmasından kaynaklandığı görüşünü dile getirdi. Manav, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de suni deri ihtiyacımızı karşılayabilecek çok sayıda fabrika mevcut ve her geçen sene sayısı daha da artıyor. Sektörün gelişimini hızlandırmak tabii ki taleplerin artmasına bağlıdır. Bu da ancak Uzakdoğu ithalatlarını azaltmakla gerçekleşebilir.”