Kobiden
23 Kas 2010
Kriz sonrası Türkiye önemli bir üretim ve ihracat üssü haline geliyor
Kobiden
23 Kas 2010
AB ülkelerinde gerileyen tekstil sanayinin doğu ülkelerinde gelişiminin hızlanmasıyla birlikte ihracata yönelen Türkiye tekstil kimyasalları sektörü, 2008 yılında gerçekleştirdiği rakamlara ulaşıp 2011 yılından itibaren büyümesine hız katmayı hedefliyor.
Avrupa’da eski önemini yitiren tekstil sektöründe Ortadoğu ve diğer doğu ülkelerine yöneliş hızının son yıllarda daha da artması, Türkiye’deki tekstil kimyasalları sektörüne yeni bir fırsat kapısı araladı. Mısır, Bangladeş, Pakistan başta olmak üzere, İran, Özbekistan ve Azerbaycan ülkelerinde tekstil sanayisinin hızla büyümesi, Türkiye’yi tekstil kimyasalları alanında üretim ve ihracat üssü haline getiriyor. 2009 yılında bu bölgelere olan ihracatta kriz nedeniyle bir düşüş yaşansa da 2010 yılı ilk çeyreğinden itibaren yurtdışı satışlarda hızlı bir artış gerçekleştiren Türkiye tekstil kimyasalları sektörü, 2011 yılında en parlak dönemi olan 2008 rakamlarına tekrar ulaşmayı ve gelişimini hızlandırmayı amaçlıyor.
Tekstil kimyasalları, tekstil prosesinin elyaf aşamasından bitmiş kumaş veya giysiye kadar olan aşamalarında kullanılıyor. Bu ürünler içinde, sentetik elyaf üretim yağları, bobin yağları, haşıl hammaddeleri, haşıl vaks yağları haşıl sökme, ön terbiye, kasar, pişirme, merserizasyon maddeleri, boya ve baskı yardımcıları, yıkama maddeleri, finisaj maddeleri, apre ve avivaj maddeleri yer alıyor. Hammaddeleri ise tabi veya mineral bazlı yağlar, yağ alkolleri, değişik aminler, polietilenler, nişasta ve parafinler oluşturuyor. Tekstil kimyasallarının Türkiye’deki gelişimi uluslararası firmalarla yapılan anlaşmalar neticesinde kurulan üretim tesisleri sayesinde 1960’lı yıllarda başladı. Bu dönemde yerli sermayenin yaptığı tesis yatırımlarında belirgin bir artış yaşanırken, 80’li yıllarda sektörün ihracata yönelmesiyle birlikte artan yatırımlar ve Avrupa’da tekstilin önemini yitirmesi, Türkiye’yi tekstil kimyasalları konusunda uluslararası piyasada avantajlı hale getirdi. 1990’lı yıllarda yerli ve yabancı birçok firmanın Türkiye’de faaliyete geçme imkânı bulduğu sektörde, dikkat çeken bir diğer gelişme ise ithalatta yaşanıyor.
İç pazardaki yıllık ihtiyacın yaklaşık 220 bin ton olduğu Türkiye’deki tekstil kimyasalları sektöründe, ithalatın payı yıllar itibariyle düşüyor. Geçmiş yıllarda kimyasal hammaddelerin tamamının ithal edildiği sektörde, günümüzde bu oran yüzde 65 seviyesine kadar geriledi. Tekstil kimyasallarında, daha önceden ithal edilmekte olan birçok ürünün günümüzde artık rahatlıkla Türkiye’de imal edilebilir hale gelmesi, sektörün ürün gelişimi anlamında büyüme gösterdiğine de önemli bir kanıt oluşturuyor.
Üretimde modern teknoloji pazar avantajı sağlıyor
Üretiminde gerekli olan hammaddenin önemli bir bölümünün ithal edildiği tekstil kimyasallarında, ithalat, ağırlıklı olarak AB ülkelerinden yapılıyor. Aynı zamanda Çin ve Japonya da ithalat yapılan ülkeler arasında önemli bir paya sahip bulunuyor. İhracatta ise Türkiye, komşu ülkeler ve Avrupa’da öne çıkıyor. Türkiye’de bu alanda üretim yapan firmaların sahip olduğu modern teknolojiler ve ürün kalitesi, firmaların ihracat potansiyelini artırıyor. Sektör yetkilileri, atıl kapasitenin değerlendirilmesi ve düşük kapasite kullanımının önüne geçilmesi için tekstil kimyasalları üretimi gerçekleştiren işletmelerin, ihracat çalışmalarına yoğunlaşması gerektiğinde hemfikir. İhracatında yoğun servis gerektiren bir sektör olarak değerlendirilen tekstil kimyasallarında, yurtiçinde müşteriye verilen teknik servis hizmetinin, yurtdışındaki firmalara da sağlanması büyük önem taşıyor. Bu nedenle ürünlerin yurtdışında onaylanması sürecinin ciddi zaman alması sektörde sıkıntı yaratıyor.
Sektör, büyümek için Ar-Ge’ye yoğunlaşmalı
Klasik yöntemlerle yenilik üretmekte zorlanan tekstil kimyasalları sektöründe çıkış yolu Ar-Ge’den geçiyor. Son teknolojiyle üretim gerçekleştirmeleri ve bunun için Ar-Ge yatırımlarına ağırlık vermeleri, sektördeki firmalar için önemli bir gereklilik olarak görülüyor. Yetkililer, Ar-Ge çalışmalarının su ve enerji tüketimini düşürecek ve verimliliği artıracak şekilde yapılması gerektiğini ifade ediyor. Ar-Ge yatırımlarının sektöre sağlayacağı yararın, kumaşa fonksiyonel özellik kazandıracak bitim işlemleri aşamasında büyük önem sağlayacağı belirtiliyor. Sektörün gelişimi açısından en önemli etken olan Ar-Ge çalışmalarında en büyük sıkıntı ise gün geçtikçe artan maliyetler. Ayrıca yaşanmakta olan fiyat baskısı ve haksız rekabette sektör işletmeleri açısından büyük sorun yaratıyor. Bunların yanında sektörde, tekstil kimyasalları alanında yetişmiş deneyimli teknik eleman bulma konusunda da zorluk yaşanıyor. Sektör aktörleri, tüm bu sıkıntıların üstesinden gelebilmek için firmaların, kimyasallar konusunda çalışmalarına yoğunlaşmaları ve işbirlikleri yaparak sorunları birlikte çözme yoluna gitmeleri gerektiğini ifade ediyor.
Copyright © 2024 Kobiden. Tüm hakları saklıdır.