Hazırlayan
Referans
Referans
Published
6 Eyl 2010
6 Eyl 2010
Moda haftası tamam da!
Hazırlayan
Referans
Referans
Published
6 Eyl 2010
6 Eyl 2010
Bir moda haftası daha geçti.
* * * Toplam 21 defile yapıldı. Haklarını vermeliyim, defileler için seçilen mekânlar (Kız Kulesi, Radyo Evi, Taşkışla) haftaya da İstanbul'a da yakışan mekânlardı. Amenna, bunların hepsi haber oldu. Ammaaaa, şimdi size sorsam ve desem ki, "Haftaya ismini veren KOZA Genç Stilistler Yarışması'nda dereceye girenler kimlerdir?" Kaçınız bu isimleri hatırlar da Özgür Fırat, Meltem Özbek, Burçak Ceylan, Esra Ayşe Akkaya ve Nil Kandemir diyebilir? Örneğin, "Özlem Süer, defilesinin teması neydi, hangi çizgiler ve renkler hakimdi" diye sorsam, Susarsınız. Gelin görün ki, o defilelerdeki tasarımcı ve tasarımı hatırlanmazken magazin türü haberler çok sayıda izleyenin ve okurun ezberindedir. Türkiye'de defile kültürü yeni bir kültürdür ve daha "Orada görüneyim yeter" düşüncesinin ötesine geçememiştir. Moda haftasının amacı, Türk tekstilinin artık New York, Londra, Milano ve Paris gibi merkezler dışında İstanbul'da da sesini duyurmak, sektörün ihracatını arttırmak ve tasarımcıları teşvik etmek için organize edilen Koza Genç Stilistler Yarışması'yla sektöre yeni tasarımcılar kazandırmaktır. Tabii bu fırsatla isim yapmış, yapmamış tasarımcılarımız da kendilerini ve eserlerini gösterme imkânları bulmaktalar. İmkânı bulmaktalar da "Bu imkânı ne kadar bulabildiler?" İşte tartışmaya açmak istediğim nokta da bu hassas noktadır. Yazılı ve görsel basınımız defilelerinde o tasarımcının görüntülerine çok az ama defileleri izleyenlerin görüntülerine, ne giydiklerine, neler söylediklerine, yabancı mankenlerine daha çok yer verince onca çaba, onca emek, onca alın teri, onca göz nuru arada kaynadı gitti. Oysa, usta bir moda editörü ve yorumcusu tasarımcıların defilelerini, tema, trend, çizgi, renk, desen, iplik, kumaş, aksesuar, etkilenme, mesaj, eleştiri ve ticari albeni anlamında incelese, yorumlasa yabancı tasarımcılarla kıyaslasa ve yazsa, kısaca moda editörlüğü veya yorumculuğu yapsa ne güzel olacaktı. (Aylık moda dergileri henüz basılmadıklarından onları merakla beklemekteyim.) Olmadı. Olmadı, Sabah'tan Yaprak Aras Şahinbaş, Referans'tan Alex Akimoğlu dışında basınımızda beklediğim yorumları yapabilen başka yorumcu göremedim. Birkaç cılız kalem olsa da etkinliğin önemine değer çalışmalar yoktu veya yazı işleri o kadar yer ayırmıştı. * * * İstenilen bu muydu? Elbette değildi. İTKİB bir yıldır bu etkinliğe hazırlanmakta. Yılda 2 moda haftası yapabilmek kolay değil. Kaynak yetersizliğinden yılmış bir durumdalar, sponsor bulmakta zorlanıyorlar. Hele hele 2010 İstanbul Kültür Başkenti Ajansı'nın desteği olmasaydı daha da zorlanacaklardı. Her fırsatta, "Moda marka yaratacağız" diyen sektör mensuplarının Koza Genç Stilistler Yarışması'na sponsor olmaya uzak durmaları anlaşılır gibi değildi. Moda olgusu, İstanbul'u ön plana çıkaran şehir konseptiyle birleştiğinde sponsor bulabilmek zor olmamalı ama öyle değil. Eminim, İTKİB kaynak aştığında her moda haftası diğerinden daha güzel olacak. 18 yıldır yapılan Genç Stilistler yarışmalarında geçmiş yıllarda derece alan tasarımcılardan Arzu Kaprol, Bahar Korcan, Hatice Gökçe, Ümit Ünal gibi isimler bugün Tasarımcılar Derneği'nin başında genç beyinlere, genç tasarımcılara örnek ve önder oluyorlar, yeni tasarımcılar yetiştirilmesi konusunda yoğun bir çaba içerisindeler. Sektöre gelince; Kürsü muhabbetlerinde, "Moda ve marka yaratacağız" demek güzel de nasıl? · Tasarımcısız moda ve marka olmayacağı kavranılmadıkça, · Tekstilci, hazırgiyim ve konfeksiyoncu işadamı sadece kapasiteye, makineye yatırım yapıp, insana yatırım yapmayarak tasarımcı çalıştırmadıkça, · Hasbelkader çalıştırdığı tasarımcıyı 9–17 mesaisi arasına memur misali sıkıştırıp özgür düşünce ortamı yaratmadıkça, · O tasarımcıyı hedef pazar seçtiği ülkede istihdam etmedikçe, dış fuarlara göndermedikçe, · İstihdam ettiği tasarımcının önüne bir yabancı moda dergisi koyup "Şu çizimin yakasını, şu çizimin kolunu al bir şeyler çiz" diyerek onun özgür tasarım şevkini o anda yok ettikçe, · Tasarımcının bir ressam, bir heykeltıraş, bir müzisyen gibi hisleriyle hareket eden hassas yapıdaki sanatçı karakterinde olduğunu kabul edip bazı kaprislerine katlanmadıkça, · Veeeee, tasarımcıyı işçi gibi algılayıp sigortasız çalıştırmak düşüncesinde oldukça, ‘moda ve marka' yaratmak düşüncesi kürsü muhabbetlerinden öteye gidemez. Türk, tekstil, hazırgiyim ve konfeksiyoncusu bir özeleştiri yapıp bu özürlü yapısını kıramadıkça zor. Konuyu bir milli dava şeklinde algılayıp sponsor bulunamadıkça zor. Basınımız tasarımcıya destek verip tasarımlarını ön plana çıkarmadıkça, moda editörü ve yorumcusu istihdam etmedikçe zor. Halkımız, defile kültürü edinip, tasarımcıların, sektörün ne yaptıklarını değil de defileyi izleyenlerin ne yaptıklarına, kısaca magazin haberlerine odaklandıkça zor.
Copyright © 2023 Referans. Tüm hakları saklıdır.